2 Mayıs 2009 Cumartesi

Kizilderililerde Burçlar ve Sifa Çemberi

Kızılderililerde Burçlar ve Şifa Çemberi

Kızılderililerde Burçlar ve Şifa Çemberi

Doğanın döngüleriyle iç içe geçmiş bir burç sistemi...

Böğürtlenin Olgunlaşma Dönemi

[23 Temmuz - 22 Ağustos]

Bu köseyi hazırlama amacı alışılagelmiş burçlardan ve etkilerinden bahsetmek değil tersine doğayı gelişmiş bati medeniyetlerinden çok önceleri anlamış ve ona saygı göstererek yaşamlarını sürdürmüş olan Kızılderililer'in "Doğaya Uyum" felsefesini anlamaktır. Bu yazılardan öğrenecekleriniz Kızılderililerin yazı kullanmadan oluşturdukları takvimleri, ayları, günleri, doğanın insan üzerindeki etkisiyle birlikte rüzgar ve mevsimlerin değişiminin insan yaşamı üzerine etkileridir. Öncelikle "Şifa Çemberi"nin Kızılderililere ne ifade ettiğini ve hayatimizi etkileyen totemlerden ve aylardan bahsedeceğim.

Kızılderililer, tüm hayatın bir çember etrafında döndüğünü düşünürlerdi. Onlar bu çembere saygı duyarlar ve onu hatırlamak için günlük hayatlarında sik sik ona başvururlardı. Çadırlarını, kulübelerini daire seklinde inşa edip, kamplarının daire seklinde kurarlardı. Toplantılarında herkes eşit haklara sahip eşit insanlar olarak bir daire oluşturarak otururdu.

Eğlencelerinde, dualarında, ayinlerinde daire seklinde dans ederler ve yuvarlak davullar çalarlardı. Dans ederken kollarını, ellerini gökyüzüne kaldırarak göğü ve yeri kapsayan daireler çizerlerdi.

Yaşamı doğum - ölüm - yeniden doğumdan oluşan bir çember olarak görürlerdi. Değişik yaslarda, değişen enerjilerinin akışını sağlamak ve kendilerini geliştirmek için kendi yasam çemberlerini tanımayı ve saygı duymayı bilirlerdi. Böylece tüm yaratıkların ve yeryüzünün bir parçası olduğunu biliyorlardı.

Bu çemberi anlamak için, hep onun üstünde yüründüğünü düşünmek yeterlidir. Belirli bir noktada çembere girilir. Bu nokta insana bazı güçler sorumluluklar verir. Bu başlangıç noktası insanin doğduğu ay tarafından belirlenir. Değişik giriş noktaları değişik kabilelerin etkisi altında gerçekleşir.

Bu kabileler alışılagelmiş aile kabileleri değildir. Bunlar unsur kabileleridir, yalnızca insanin belli doğa unsurlarıyla olan ilişkilerini belirler ve bunlar da durağan değildir. Çemberdeki hareket noktaları, gökyüzündeki Koruyucu Ruhların etkisi altındadır.

Şifa Çemberinin özü devinim ve değişimdir. Bu bilgiyi kazanan insanlar yasam içindeki hareket alanlarını geliştirmek isteyeceklerdir. Yasam çemberinde daha da ilerlemek insan doğasının değişik görüntüleriyle tanışmak isteyeceklerdir. İnsan kendi yaradılışı içinde tüm yönleri taşır, ama bunları hissetmek için çemberdeki değişik noktalardan geçmesi gerekmektedir. Hiç kimse kendi başlangıç noktasını hayatındaki hataları için bir özür olarak gösteremez. Bunun telafisi çember üzerinde ilerleyerek bilgisini geliştirmekle mümkün olabilir. Bazen bu bilgi ve güç insanin içinde vardır.

Bazen de insan bu bilgiyi bir hayvani seyrederek öğrenebilir. İnsan bilgiyi bir taşı, bitkiyi, rüzgârı, varolan tüm varlıkları ve doğayı izleyerek elde edebilir. Kızılderililerin bilgeliği de buradan gelir ve bizim de her şey için çok geç olmadan gözlerimizi doğaya ve onun düzenine dikmemiz gerekli. Ondan alacağımız çok ders var.

Aylar ve Totemler

Doğduğu ay, insanın Şifa Çemberine giriş noktasını ve madenler - bitkiler - hayvanlar alemindeki başlangıç totemlerini belirler. Yılın ilk ayı olan "Toprağın Yenilenme Dönemi"nde Güneş Baba, güneyden dönüp gelir ve Toprak Ana ile çocuklarını yeniden canlandırmaya baslar. Bu dönem, 22 Aralık tarihine rastlayan kış - gündönümüne denk gelir. Bu ay Kuzey'in koruyucusu Waboose'nin ilk ayıdır. Onu "Dinlenme ve Arınma dönemi" ile "Büyük Fırtınalar Dönemi" izler. Waboose'nin bu aylarında, geçmiş yılın gelişimi gözden geçirilir ve gelecek yılın gelişimi için hazırlık yapılır.

Bu ayları, Doğu'nun Koruyucu Ruhu Wabun'un ayları izler. Bu üç ay yeni gelişmenin, Güneş Baba'nın toprağı ısıtmasıyla birlikte onları meyveye hazırladığı dönemdir. Wabun'un ilk ayı "Ağaçların Çiçeklenme Dönemi"dir, genellikle 21 Mart'ta gece gündüz eşitliğiyle baslar. Wabun'un diğer ayları ise "Kurbağaların Dönüş Dönemi" ve "Mısır Ekimi Dönemi"dir. Bu aylar toprağın çocuklarının gelişmeye başladığı aydınlanma ve bilgelik aylarıdır.

Daha sonra, Güney'in Koruyucu Ruhu Shawnodese'nin ayları gelir. Bunlar her şeyin hızla geliştiği, toprağın çiçeklendiği ve yeni yılın ilk meyvelerinin göründüğü yıldır. "Bol Güneşli Günler Dönemi" Shawnodese'nin ilk ayıdır. Bu 21 Haziran'da yaz - gündönümünde baslar. Ondan sonra "Böğürtlenlerin Olgunlaşması" ve "Hasat" yılları gelir. Bu, gelişim ve güven mevsimidir. Bu mevsimde hızlı bir gelişim vardır ve gelecek üzerine düşünmeye zaman yoktur.

Sonbahar Bati'nin Koruyucu Ruhu Mudjekeewis'in mevsimidir. Bu mevsimin ilk ayı olan "Yaban Ördekleri Dönemi" ve "Karlı Günler Dönemi" izler. Bu aylarda insan kendini dinler. Bu mevsimde insan içe dönerek geçmiş yılın değerlendirmesini yapıp yeniden güç toplar ve yenilenme mevsimine hazırlık yapar.

Her ayın madenler, bitkiler ve hayvanlar aleminde belli bir totemi (simgesi) vardır. başlangıç toteminden insan hem kendisi, hem de yeryüzündeki diğer ilişkileri hakkında birçok şey öğrenebilir. İnsanlar kendilerine yasam boyu bilgi ve enerji veren totemlerine ilgi ve saygı göstermelidir.

İnsan, başka ayin gölgesinde bulunduğunda o totemin belirli özelliklerini kazanabilir ve yeni şeyler öğrenebilir, tıpkı doğanın her ayrıntısından öğrenebileceği gibi…

İnsanlar, ayni ay ve totemden olsalar bile her zaman ayni özellikleri paylaşmazlar. Herkes, çemberi kendi hızında dolaşır. Şifa Çemberinin en önemli özelliği: yola devam etmek ve hiçbir yerde sabit kalmamak, yoksa enerji akışı durur ve insan gelişemez…

23 Temmuz-22 Ağustos arasında dünyaya gelen insanların, madenler alemindeki totemi demir ve gröna'dır.

Bu dönemde dünyaya gelen insanların, madenler alemindeki totemi demir ve gröna, bitkiler alemindeki totemi ahududu, hayvanlar alemindeki totemi mersinbaligidir. Uğurlu renkleri kırmızı, kabileleri Fırtına Kartalıdır.

Değerli taslardan gröna, oldukça sert, reçine gibi parlayan kristalize bir silikat oluşumudur. kırmızı, kahverengi, yeşil, sari, siyah ve beyaz renklerde 6 değişik türü bulunur. Koyu kırmızı ve eflatun renklerdeki almandin, altın sarisi ve kırmızımtırak sarı renk veren grosalar, koyu kırmızıdan siyaha kadar değişen pirop ve genellikle kırmızı veya kahverengi tonlarda spesartindir. Şarap kırmızısı, sari, yeşil ya da siyah renkte olan demir - grönasına aplom veya melanit, cam parlaklığında ve açık yeşil renkteki krom - grönasina uvarovit denir.

Gröna kübik kristal seklindedir. Genellikle kireçtaşı, serpantin, peridot ve granitle çeşitli kristal bileşimi oluşturur. Grönaya bu minerallerin bulunduğu yerlerin yakınındaki ırmak yataklarında rastlanabilir. Karınca yuvalarının yakınında da bu tasa çok sik rastlanır, çünkü karıncalar grönaya antipati duyarlar ve gördükleri her yerde onu hemen yeryüzüne çıkarıp atarlar.

Mersinbaligi - İnsanlarının uğurlu renkleri kırmızı olduğu için grönanın kırmızıya çalan renkleriyle bu ay arasında özel bir ilişki kurulur. Kar neol gibi grönanın da yürek ve kanla ilişkisi olduğuna inanılır. Eskiden gröna parçacıklarından oluşan bir muska taşındığı zaman, bunun kalp hastalıklarına iyi geleceği söylenir, üzerine aslan işlenmiş grönanın insani tehlikelerden koruyacağına, iyi ve saygın bir yasam sağlayacağına inanılırdı. bazı halklar da grönadan yapılacak bir kursunun düşmanı yüreğinden vuracağı ve bu taşın cinsel gücü dengede tutacağına inanılırdı.

Mersinbaligi - İnsanlarının ikinci totemi dünyanın en sert madenlerinden olan demirdir. Demir aracılığıyla insanlık teknoloji çağının eşiğine gelmeyi başarmıştır. Keltler demir çağının gelmesiyle perilerin ve büyülü varlıkların insanlara sırt çevirdiğini söylerler. Demir başka madenlerle kolayca bileşim sağlar ve değerli taslara kırmızı bir ton verir.

Mersinbaligi - İnsanlarına tıpkı madenleri gibi çok çeşitli ve değişik görünümlerde rastlanabilir, ama hepsinin kolayca fark edilebilecek ortak özellikleri vardır.

Mersinbaligi -İnsanları genellikle iyi yürekli, duyarlı kişiler olarak dikkat çekerler. Eğer içlerinde bulunan dostça duygulara kulak verirlerse dengeli ve mutlu kişiler olurlar. Kalplerinin sesini duyabildikleri sürece, sezgili ve keskin görüşlü kişilerdir. Bu yetenekleriyle kendilerini ve dostlarını gelebilecek tehlikelerden önceden koruyabilirler. grönanın da böyle bir özellik taşıdığı söylenir. Bu kişiler güçlü sezgileri ile öyle sözler söylerler ki, söyledikleri şeyler dostlarının ve düşmanlarının ta yüreğine isler.

Mersinbaligi - İnsanları iyi birer dost oldukları gibi sakınılması gereken birer düşmandırlar. Yanlışlıkları fark ettikleri zaman tüm güçleriyle harekete geçer ve gerçekten yıkıcı şeyler yapabilirler. İç dengeleri yerinde değilse kendilerine karsı da dikkatli olmalıdırlar. Bu güç beklenmedik öyle anlarda ortaya çıkabilir ki sonunda kendilerinin de zarar göreceği sonuçlar doğurabilir.

Mersinbaligi -İnsanlarının soylu, büyük bir düşünüş ve davranış biçimleri vardır. Bu özelliklerinden dolayı topluluk içersinde diğer insanlardan kolayca ayırt edilebilirler. Bu insanlar çekicilikleri ve karizmalarıyla çevrelerinde cinsel etkiye neden olurlar, cinsel enerjilerinin güçlü olduğu söylenir. Maden totemleri grönadan bu enerjilerini dengede tutmayı öğrenmelidirler.

Bu ayda doğan insanlar, totemleri gibi çok yönlü ve faydalı kişilerdir. Sorunların üstüne giden bir karakterleri vardır. En korkulu yollara bile yönelmekten hiç çekinmezler. Altından kalkılamayacak bir is, kimsenin üstüne almak istemeyeceği zorlukta bir is varsa bunların üstesinden gelmek için öne atılacak kişi kesinlikle Mersinbaligi - İnsanlarıdır.

Çok cesurdurlar ve bu özelliklerini her fırsatta kanıtlamaya hazırdırlar. Bu çok yönlü kişilikleriyle is yaşamında, kültür ve düşün yaşamının çeşitli kollarında oldukça basarili olabilirler. Tek yapmaları gereken isi inanarak yapmalarıdır, o zaman üstesinden gelemeyecekleri hiçbir is yoktur.

Bu insanların demir toteminden gelen doğuştan bir sertlikleri vardır, bu sertlik hayatta kazandıkları tecrübelerle daha da kuvvetlenir. Bu madenle olan ilişkileri kalp ve kanla olan ilişkilerini güçlendirir. Bu burcun insanlarının bitkiler alemindeki totemleri, çilekgillerin bir üyesi olan ahudududur. Aslında çilek türü bir yemiş değildir, 20 kadar içi özsu dolu tomurcuğun birleşmesiyle oluşur. Mayıs ayında beyaz çiçekler açar, haziran veya temmuzda meyve verir.

Ahududu yapraklarının vücutta iyileştirici arındırıcı bir etkisi vardır. Eskiden safrakesesi, böbrek taşlarını düşürmek için kullanılırmış. Ahududu kökünde tanen özü bulunduğu için antibiyotik etkisi vardır. Ahududu dallarından hazırlanan bir çay soğuk algınlığına, gribe, nefes darlığına da iyi gelir ve kan sekerini ayarlayıp düzene sokar.

Mersinbaligi -İnsanlarının topluluk içinde fark edilebilme ve sevilen kişi olma özellikleri bitki totemlerinin etkisiyle daha da güçlenir. Bu insanlardaki neşe ve pozitif enerjiden dolayı diğer insanlar onlarla yakınlaşmak isterler fakat bu burcun insanları her zaman göründükleri gibi değildirler.

Mersinbaligi -İnsanlarının dışarı gösterdikleri ile iç dünyalarında yasadıkları apayrıdır. Bu buradaki bazı insanlar ilk karsılaşmada saldırgan ve hırçın gözükebilirler oysa bu onların yumuşak ve kırılgan duygu alemlerini korumak için kullandıkları bir kalkandır. Bazıları ise oldukça sıcakkanlı ve uysal gözükürler oysa onlara yaklaştıkça diken tarlasına girmiş gibi olursunuz. Bu özellikleri tipik karakterlerini ortaya koyar: içlerinde kopan duygu fırtınalarını dinardaki insanlardan saklayabilme yeteneği. Çoğu zaman iç dünyalarına ulaşmaya çalışan insanları engellemek için dikenlerini acımasızca çıkartmaktan geri kalmazlar. Bu burcun insanları çok duygusal kişilerdir. Başkalarının duyguları üzerinde kuvvetli bir etki yarattıkları gibi, kendileri de başkalarının duygularından kolayca etkilenebilirler. Çok kırılgandırlar fakat dışarı karsı oluşturdukları kalkanı öyle iyi tasarlamışlardır ki her şeye rağmen dışardan en küçük bir çatlak görünemez. Ayni kırılganlıkları gibi acılarını da çok büyük ustalıkla saklarlar. Fakat kendilerine verilen acıları asla unutmazlar ve içten içe intikam planları kurarlar.

Mersinbaligi -İnsanları çevrelerine huzurlu bir hava yayarlar ve bu sayede diğer insanların kendilerini toparlamalarına yardımcı olurlar. Dostça ve biraz alaycı tutumlarıyla, diğer insanların kati düşüncelerini kırarak duygu dünyalarında yumuşak bir etki bırakırlar.

Bu burcun insanları Shawnodese'nin ikinci ayı olan "Böğürtlenlerin Olgunlaşma Dönemi"nde dünyaya geldikleri için oldukça sıcakkanlı insanlardır. İçlerinde bulunan güven duygusu bu özelliklerini güçlendirir. Fırtına Kartalı kabilesinden oldukları için çevrelerine sıcak ve güçlü bir etki yayarlar, enerjileri coşkundur, ayni anda birçok isle uğraşabilirler. Fakat bu kabileyle olan bağları aynı zamanda kendilerini gereksiz yere tüketmemeleri, sağlıklarını ve enerjilerini tehlikeye atmamaları konusunda bir uyarıdır.

Mersinbaligi-İnsanlarının uğurlu rengi ve ayni zamanda ahududu ve gröna taşının rengi olan kırmızıdır. Bu renk büyük bir fiziksel enerjinin, yasamla dolup taşmanın ve doğal güçlerin simgesidir. Kalbin ve kanın kırmızı rengi, bu burcun insanlarının bunlarla olan ilişkisinin bir göstergesidir. Bu burcun insanları eğer renklerini, varlıklarının gelişmemiş yönlerinde göstermeye kalkarlarsa, bu kırmızı, hesapsızlığın, gururun, açgözlülüğün, hırsın ve kendini beğenmişliğin simgesi olur. Bu renk bu burcun insanlarına hem güç hem de bir uyarıdır. Ne yazık ki dinginlik doğal yapılarında yoktur ve bu geliştirmeleri ve öğrenmeleri gereken bir şeydir.

"Böğürtlenlerin Olgunlaşma Dönemi"nde dünyaya gelenlerin hayvan totemi, balıklar dünyasının kralı sayılan mersinbaligidir. Mersinbaligi dinozorların yeryüzünden kaybolmaya başladığı çağlardan beri yasayan çok eski bir balıktır. bulunduğu yere ve türe göre çok değişik büyüklüklerde olabilir. En büyükleri 4 metre uzunluğunda ve 150 kilo ağırlığındadır. Mersinbalığının hortum benzeri uzun bir ağzı vardır ve ağzının iki yanında 4 duyargası vardır. Kuyruklarındaki çatalın üst kısmı büyük, alttaki küçüktür. İskeleti nerdeyse tamamen kıkırdaktan oluşur.

Mersinbaligi, eskiden büyük göllerin yakınında yaşayan Kızılderililer tarafından "Balıkların kralı" olarak adlandırılırdı. Hiawatha'ya bir ölüm - kalım savaşı verdiren de bir mersinbalığıydı. Longfellow "Hiawatha Destanı"nda bu balığın başarılarını, cesaretini kuşaktan kuşağa anlatılacak şekilde ölümsüzleştirmiştir. Kızılderililer mersinbalığına büyük saygı beslerlerdi. Ojibwa soyunda, bir Mersinbaligi kabilesi vardır ve öncü kabilelerden sayılır. Ojibwalar için mersinbalığı ruhsal derinliğin ve gücün simgesiydi.

Ne yazık ki Avrupalılar her şeyde olduğu gibi bu balığa da Kızılderililer kadar saygı göstermediler. Önceleri sik sik ağlarına takıldığı için bu baliği bir baş belası olarak görüyorlardı, daha sonraları etinin ve yumurtası olan havyarın lezzetini anladıktan sonra neredeyse soylarını tükettiler. Günümüzde mersinbalığına eskisi kadar sik rastlanmıyor.

Hayvan totemleri gibi Mersinbaligi - İnsanları da bulundukları her suda egemenlik kurmak isterler. doğal güçleriyle zorluk çekmeden bunu başarırlar. Sanki lider olarak dünyaya gelmiş kişilerdir ve enerjileri düzenli aktığı sürece, haksever, iyi niyetli birer yönetici olabilirler. Yasamla uyum sağladıkları sürece, içlerinde tükenmez bir güç kaynağı ve ruhsal derinlik yatar. Ancak başka insanlar üzerinde egemenlik kurmaktan zevk alan kötü bir yönlerinin olduğunu unutmamak gerekir, çok havali ve herkese yukardan bakan bir tavırla davranmaktan hiç çekinmezler.

Mersinbaligi gibi bu insanlar da çok sağlam bir korunma zırhı taşırlar. Yönetici durumda oldukları zaman, bu zırha gereksinimleri vardır, ancak insanlar arasındaki ilişkilerinde bu zırhı atmasını bilmelidirler. Bunu öğrenmezlerse, çok kendini beğenmiş kişiler olurlar ve varlıklarını geliştirecek insani duygulardan yoksun kalırlar. Bu zırhı kendileri çıkartmaları gerekir, çünkü zırhları başkalarının duygusal darbelerle bile parçalayamayacakları kadar sağlamdır.

Bu burcun insanlarının cinsel enerjilerini doğru ve mantıklı bir biçimde kullanacak olgunluğa erişmeleri için yılların geçmesi gerekmektedir. Bu noktaya gelmeden önce, yasam güçlerini cinselliklerini yanlış bir şekilde kullandıkları olur. Bu da, çözülmesi gereken önemli bir sorundur, çünkü Mersinbaligi - İnsanları yasam güçleriyle cinsel güçlerini birbirine karıştırmaya, bu iki enerjiyi de kötü biçimde kullanmaya eğilimlidir. Bu tür bir davranış, sonunda önceden görünmeyen bir yıkıntı ve çözülme dönemini getirir.

Mersinbalığı -İnsanları sevgi dolu yürekleri ve sevecenlikleriyle iyi birer ana - babadırlar, ancak çocuklarını denetleyip sınırlayarak, onlara gelişebilmeleri için yeterli özgürlüğü tanımamak eğilimindedirler. Onun için mersinbalığı çocuklarının öğrenmesi gereken şeyi bu burcun yetişkinlerinin de öğrenmesi gerekir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder