1 Mayıs 2009 Cuma

Autogenes Training (AT - Telkin ile Tedavi Teknikleri)


Autogenes Training (AT ile Tedavi Yöntemi)

Autogenes Training (AT ile Tedavi Yöntemi)

Yaklaşık altmış yıl önce Johannes Schultz (1884-1970), Autogenes Training (Yunanca auto: kendi kendine; genesis:yaratılış) tedavi yöntemini bulmuştur. Ana uzmanlık dalı dermatoloji olan Dr. Schultz, daha sonra nevroloji ve psikoterapiyle ilgilenmeye başlamıştır.

J. H. Schultz, ölümüne kadar inanılmaz bir güçle çalışmıştır. Çocukluğundan beri süregelen zayıf vücut yapısına rağmen, 86 yıl yaşamıştır. Bu da onun geliştirdiği yöntemin başarısının canlı bir kanıtıdır.

Schultz, hipnoz üzerinden Autogenes Training (AT) yöntemine geçiş yapmıştır. Çalıştığı Breslau Enstitüsü'nde hipnoz olanların sürekli olarak aynı iki tipik olguyu yaşadığını gözlemlemiştir: Organlarda ağırlık ve sıcaklık. Dr. Schultz, bu olguları vejetatif sinir sisteminde çevrimin (değişmenin) başlaması olarak yorumlamıştır. Meslektaşlarının daha önceki çalışmalarından, bu çevrimin hastanın kendisi tarafından da yaratılabileceğini bilen Schultz, Autogenes Training (AT) yönteminin temellerini oluşturmaya başlamıştır.

1992 yılında, daha sonraları birçok yabancı dile çevrilmiş olan ünlü "Auto Training" kitabını yazmıştır. Bu kitap, dünyanın her tarafında büyük ilgi görmüştür. J.H.Schultz, Autogenes Training yönteminin, birgün çocukların ve gençlerin eğitiminin vazgeçilmez bir parçası olacağına inanıyordu. AT öğretiminin özellikle okulda başlamasının daha yararlı olacağı görüşündeydi. Maalesef bu büyük düşünce, bugüne kadar gerçekleşmemiştir. Umudumuz, kısa süre içinde AT'nin okul eğitim planlarında hak ettiği yeri almasıdır.

Schultz'un önemleüzerinde durduğu bir konu, bugün de geçerlidir: AT, daima uzmanından öğrenilmelidir. Ancak bazı uzmanların görüşüne göre, AT'yi kendi kendi öğrenmek, hiç öğrenmemekten daha iyidir. AT kursları, yurtdışında hemen hemen her mahallede halk eğitim kuruluşları tarafından verilmektedir. Ayrıca birçok hekimden de öğrenme imkânı vardır. Autogenes Training konusuna ülkemiz, oldukça yabancı kalmıştır. Bu konuda okunabilecek literatür bile bulunmamaktadır.

AT'ye yeni başlayanlar, günde en az 3 kere ve düzenli olarak aynı saatlerde alıştırma yapmalıdırlar. En iyisi, sabah uyanınca, gün boyunca ikinci kez (örneğin öğlen yemeğinden sonra verimin düştüğü saatlerde) ve gece uykuya dalmadan önce yapmaktır. Ne kadar tutarlı çalışılırsa, başarı da o kadar erken gelecektir. İlerlemiş olanlar için günde bir veya iki kez AT yapmak yeterlidir.

Her durumda, akşamları alıştırma yapmak yararlıdır.

Alıştırma mekanı, hafif karanlık ve sessiz olmalıdır. Başarıyı olumsuz etkileyebileceği içinyemekten hemen sonra yapılması önerilir. AT'den önce kahve ve alkol gibi konsantrasyonu etkileyebilecek maddeler alınmamalıdır. Başlangıçta AT seansları 1 dakika sürer ve daha sonra formüller ilerledikçe 10 dakikaya kadar çıkar.

AT'nin Olası Etkileri

Yan etkiler, genellikle vejetatif sistem çevriminin ve gevşemenin zararsız sonuçlarıdır. Örneğin, gergin durumdaki beyin bölümlerinin gevşetici telkinlerle boşalmasıdır ve bu istenen bir durumdur. Sürekli yapılan alıştırmalarla zaten kendiliğinden ortadan kalkacaktır. Yine de öğrenen bunu bilmeli ve alıştırmayı kesinlikle kesmemelidir. Süre, tavsiye edilenden çok daha fazla uzatılırsa, bazı kramp durumları ortaya çıkabilir.

Bunlar dışında başlangıçta hafif karıncalanma veya baş dönmesi görülebilirse de, bu semptomlar kısa süre içinde kendiliğinden kaybolurlar. AT'nin bu tür yan etkilerini hissedebilen insanlar, yanızca %7'lik bir kesimdir.

AT'nin Temel Duruşları

AT'de genel olarak vücudun gevşeyebielceği her duruş şekli kullanılabilir. Bazı AT öürencileri, örneğin uyuma pozisyonlarını tercih ederler. Başlangıçta hangi duruş benimsendiyse zaman kaybetmemek için artık hep o pozisyon kullanılmalıdır. Pratikte üç temel duruş başarılı bulunmuştur:

1.Uzanma

AT'nin Temel Duruşları: Uzanma

Çoğu öğrenci, UZANMA pozisyonunu tercih eder. Bu duruşta vücut, rahat ve gevşek biçimde sert bir yüzeyin üstüne uzanmıştır. Baş, biraz yüksekte bir yastık üzerindedir. Kollar, iki yanda dirseklerden hafifçe kırılıe, avuç içleri serbest bir şekilde bacakların yanında dururken ayak uçları hafifçe dışarı doğru eğilir. Bu uzanma pozisyonundayken sırrta ya da göğüste ağrı duyan omurga hastaları, omuzlarının, dizlerinin ve bellerinin altına, kendilerini rahat hissedecek şekilde yastık koyabilirler.

2. Pasif Oturma

AT'nin Temel Duruşları: Pasif Oturma

PASİF OTURMA duruşunda, başı koymak için yüksek arkalklı, kolların rahatça dayanabileceği bir koltuk kullanılır. Bacaklar, hafifçe iki yana açılmalı ve hiçbir zaman ayak ayak üstüne atılmamalıdır.

3. Aktif Oturma

AT'nin Temel Duruşları: Aktif Oturma

Kurslara katılanlar, çoğunlukla AKTİF OTURMA duruşunda AT'yi öğrenirler.Bu duruşun diğer bir adı da FAYTONCU duruşudur. Çünkü eski tarihlerde faytoncular, düz bir tahtanın üstünde bu duruş sayesinde sırtları ağrımadan saatlerce oturabilirlermiş. Uygulamak için önce dik oturunuz ve belkemiğinizi iyice geriniz. Daha sonra öne doğru kendi içinize çökünüz. Burada önemli olan, göbeğin ezilmemesidir ve özellikle aşırı kilolularda sorun olabilir. Eller hafifçe kıvrık bir şekilde bacakların üzerine bırakılır, ama dikkati dağıtmaması için birbirlerine değmemelidirler. Bacaklar, biraz açılır. Baş, serbestçeöne doğru kendiliğinden eğilir. Çene, serbest bırakılır; ama ağız, açılmamalıdır. Bu duruşta pratik olarak her yerde AT alıştırması yapılabilir.

Hangi duruşta olurlarsa olsunlar, genelde bütün katılımcılar, gözlerini kaparlar. Yarı kapalı ya da tamamen açık durumlarda çok nadir başarı elde edilebilir.

AT'nin Temel Alıştırmaları

AT'nin Temel Alıştırmaları

Alıştırma formülleri, sesli olarak söylenmez. Daha çok, gerçekleşeceği düşüncesi üzerine konsantre olunur. Eğer akla başka düşünceler gelirse, sabırlı olmalı ve zorlama yapmadan telkin formüllerine geri dönmelidir. Bazen, alıştırmayı tekrar başından almak veya sonraki bir zamana ertelemek, daha uygun olabilir. Örneğin aşırı duygu yoğunluğu, konsantrasyonu olumsuz yönde etkileyebilir. Çok ender durumlarda ve başka olanak yoksa, formüller sadece tekrarlanarak geçiştirilebilir; ama bu, sürekli tekrarlanmamalıdır.

Başlangıçta derin bir nefes alarak çok yoğun bir şekilde huzur formülü düşünülür. TAMAMEN HUZURLUYUM. Daha sonra ilk alıştırma formülü kullanılır: SAĞ KOL, TAMAMEN AĞIR. Solaklar, kendilerine daha yakın olan sol kollarına konsantre olabilirler. Bu düşünce, ALTI KEZ zihinden tekrarlanır ve araya huzur formülü sokulur: TAMAMEN HUZURLUYUM! Toplam olarak ON SEKİZ kez kolun ağırlaştığı düşünülür ve her ALTI tekrardan sonra araya bir huzur formülü sokulur. Alıştırmanın tümü, yaklaşık 1 dakika sürer.

Ağırlık düşüncesini daha çabuk gerçekleştirmek için kalın kitaplarla dolu bir çanta taşıdığınızı düşünebilirsiniz.

Bazı AT kursiyerleri, daha ilk denemede ağırlık hissini duyarlar. Bunun için ortalama süre, 3-14 gün arasındadır. Her iki kolda da ağırlık, hiçbir zaman telkin edilmemelidir. Bu durum, konsantrasyonu olumsuz etkileyebilir. Daha sonra ağırlık, kendiliğinden vücuda yayılır.

Koldaki ağırlık hissi, kasların gevşediğinni işaretidir. İki hafta sonra kan dolaşımını rahatlatmak için sıcaklık alıştırması yapılır. Ağırlık hissi duyulamasa da sıcaklık uygulamasına geçilir. Sıcaklık formülü şu şekildedir: SAĞ KOL, TAMAMEN SICAK! Sıcaklık hissini hızlandırmada yardımcı olabilecek bir uygulama vardır. Sıcaklık alıştırmasından hemen önce sıcak suyla bir kol banyosu yapılır. Bu sıcaklık hissinin alıştırma sırasında hatırlanması, sıcaklık düşüncesinin kısa sürede gerçekleşmesini sağlar. Arasıra sıcaklık, daha ona konsantre olmadan ağırlıkla aynı anda veya daha önce gelebilir. Yine de sıcaklık alıştırması, kurallarına uygun bir şekilde uygulanmalıdır. Çok ender durumlarda, kolda sıcaklık yerine tam tersine soğukluk hissedilebilir. Bu durumda, aynı paradoks yol uygulanarak SAĞ KOL TAMAMEN SOĞUK cümlesi denenmelidir.

Ağırlık ve sıcaklık, sadece imgede oluşmaz. Düşünceler sayesinde gerçekten ölçülebilen organik değişiklikler oluşur: Kan dolaşımının güçlenmesiyle kol ağırlaşır. Deneylerde bu ağırlaşma, tartılarak tespit edilmiştir. Kan dolaşımı, aynı zamanda kolun ısısını 2 derece artırır. Bu yüzden her alıştırmadan sonra komutları geri almak çok önemlidir. Geri almanın formülü şöyledir: İYİCE GERİN, DERİN NEFES AL, GÖZLERİNİ AÇ! Eğer unutulursa, kolda saatlerce, hatta günlerce süren bir rahatsızlık hissedilebilir. Alıştırma sırasında uykuya dalınır yada bir şokla (telefon veya kapı zili) AT'den çıkılırsa, geri almak gerekmez. İlk 4 hafta için alıştırma programı, aşağıdaki gibi olabilir:

1. Günden 14. Güne Kadar Her Gün 3 Kere

Tamamen huzurluyum (1 kere)
Sağ kol, tamamen ağır (6 kere)
Tamamen huzurluyum (1 kere)
Sağ kol, tamamen ağır (6 kere)
Tamamen huzurluyum (1 kere)
Sağ kol, tamamen ağır (6 kere)
İyice gerin, derin nefes al ve gözlerini aç. (1 kere)

15. Günden 28. Güne Kadar Her Gün 3 Kere

Tamamen huzurluyum (1 kere)
Sağ kol, tamamen ağır (6 kere)
Tamamen huzurluyum (1 kere)
Sağ kol, tamamen sıcak (6 kere)
Tamamen huzurluyum (1 kere)
Sağ kol, tamamen sıcak (12 kere)
İyice gerin, derin nefes al ve gözlerini aç. (1 kere)

Vejetatif sinir sistemi, kol kaslarını ve damarlarını bir ağ gibi sarar. Bu yüzden bir koldaki gerilim durumu (tonus), çok kısa sürede diğer kaslara ve damarlara yayılır. Ayrıca yayılma komutu vermeye gerek yoktur. Genel olarak ağırlık ve sıcaklık önce öteki kola, daha sonra bacaklara ve son olarak bütün vücuda yayılır. Bütün vücuda yayılıma genelleşme denir. Tecrübe kazandıktan sonra, ağırlık ve sıcaklık, alıştırma yapanın vücudunda refleks gibi hemen oluşur. Her iki durumu yaratmak içins aadece soğun bir şekilde düşünmesi yeterli olur.

5. haftadan sonra kalbi hedefleyen üçüncü komut ilave edilir. Kalp, düşünce ve duygulara, diğer bütün organlardan daha fazla reaksiyon gösterir. "Kalbi kırık", "Kalp ağrısı çekiyor.", "Kalbi güm güm atıyor" gibi deyimler, halk arasında sıkça kullanılır. Hekimler, "Sinirli kalp", "Kalp korkusu" ya da "Kalp nevrozu"ndan bahsederler. Bu yüzden kalp alıştırması, çok dikkatli yapılmalı, yan etkilere anında müdahele edilmelidir. Çok gerekirse kalp alıştırması tamamen iptal edilebilir. Çünkü ağırlık ve sıcaklık komutlarıyla kalp zaten normale döner. Başarılı olmak için kalp komutlarına tam olarak uyulmalıdır.

Kalp için, aşağıdaki formüller uygundur:

KALP, ÇOK SAKİN ve DÜZENLİ ATIYOR!

Bu formül, J.H.Schultz'un uyguladığı ilk formüldür.

KALP, ÇOK SAKİN ÇALIŞIYOR veya NABIZ, SAKİN ve DÜZENLİ ATIYOR.

özellikle hassas insanların kullanabilecekleri iki formüldür.

KALP, ÇOK SAKİN ve KUVVETLİ ATIYOR.

Özellikle küçük tansiyondan şikayeti olanların kullanabilecekleri bir formüldür. Hiçbir zaman Kalp çok sakin ve yavaş atıyor cümlesi kullanılmamalıdır. Yoksa hoş olmayan fonksiyon bozuklukları görülebilir.

Alıştırma yapanlar, genellikle kalp atışlarını hissetmezler. Bazı küçük hilelerle kalp atışlarını duyma olanağı vardır. En basit yöntemi, kulağı pamukla tıkayarak kalp atışlarını dinlemektir. Ayrıca parmak ucuna lastik bir bant takılarak nabzın atışı izlenebilir.

Kalp formülü, 6 ila 12 kere imgelenir. Ondan önceki ağırlık ve sıcaklık telkinleri, 6'şar kereye indirilir. Her 6 formülden sonra 1 kez huzur formülü tekrarlanır. (Tamamen huzurluyum!) Alıştırmanın sonunda normale dönmek için geri alma komutu unutulmamalıdır.

Çoğu insanda daha ilk denemelerde, bugün birçok kişinin sorunu olan düzensiz ve kısa nefes alıp verme durumu düzelir. Bu etki, kalp alıştırmasından 2 hafta sonra, nefes alıştırmasına başlayınca daha da güçlenir. Komut, şu şekildedir: NEFES, ÇOK SAKİN ve DÜZENLİ. J.H.Schultz, her nefes alıştırmasından önce huzur formülü yerine bir kez çok yoğun olarak NEFES GİDİP GELİYOR telkinini önerir. Bu telkin, nefesin bilinçlioalrak yavaşlatılmadığını, alıştırma yapanın kendi nefes ritmine uyum sağladığını göstermektedir. Nefes alıştırmasına yardımcı olması için, deniz kenarındaki dalgaların kıyıya vuruşu (nefes alma) düşünülebilir.

Bu bölümde, bütün eğitim programını ağırlaştırmaan nefese kadar ana hatlarıyla tekrar edelim:

Tamamen huzurluyum. (1 kere)
Sağ kol, tamamen ağır. (6 kere)
Tamamen huzurluyum. (1 kere)
Sağ kol, tamamen sıcak. (6 kere)
Tamamen huzurluyum. (1 kere)
Kalp çok sakin ve düzenli atıyor. (6 kere)
Nefes, gidip geliyor. (1 kere)
Nefes, çok sakin ve düzenli (6 veya 12 kere)
iyice gerin, derin nefes al ve gözlerini aç. (1 kere)

Uzuvları ve göğüs organlarını gevşeten alıştırmalardan sonra aynı başarıyı karın bölgesinde de elde etmek için çalışılır. Midenin hemen arkasında vejetatif sistemin en büyük sinir kümesi olan Solar Plexus (Güneş Pleksüsü) bulunmaktadır. Görevi, karın bölgesindeki organlarla ilgilidir. Bilindiği üzere bu organlar, kalp gibi, ruhsal olaylara çok hassastırlar ve hemen reeksiyon gösterirler. Halk arasında "Mideme vurdu.", "Şimdi kusacağım." gibi deyimler sıkça kullanılır. Tıbbi tecrübeler de depresyonların peklik,korkunun diare, kızgınlık ve endişenin mide ülserine yol açtığını göstermiştir.

Karın organlarının gevşemesiyle ilgili telkin, şu şekilde olabilir: KARIN BÖLGESİ ISINIYOR. En iyisi, bu formülü, nefes verişi ile kombine etmektir. Bu sayede başarıya daha çabuk ulaşılır. Eğer iki hafta içinde karın bölgesi sıcaklığı gerçekleşmezse yardımcı düşüncelerle desteklenebilir. Örneğin bir kadeh rakı veya konyak içildiği, ya da yazın öğle vakti güneşin altına uzunıldığı düşünülebilir.

Bundan 2 hafta sonra, geçilen en son alıştırma başla ilgilidir. Yine halk arasında serin tutulan bir başla insanın kendini iyi hissetmesi arasındaki bağlantıyı anlatan bir çok deyim vardır: "Ayağını sıcak tut, başını serin.", "Serin kafayla düşünelim." Tıpta da soğuk alın kompreslerinin yararları konusunda birçok araştırma vardır. AT yaparken, soğuk alın kompreslerinin rahatlatıcı etkisi, kompres yapmadan sadece düşünce gücüyle elde edilir. ALIN SERİNLİYOR. Ama hiçbir zaman bu formül, daha fazla etki beklentisi içinde ALIN SOĞUYOR şeklinde düşünülmemelidir. Yoksa kuvvetli baş ağrıları, migren krizleri veya bayılma durumları gerçekleşebilir. Daha önce olduğu gibi, bu telkin de 6 kere tekrarlanır.

Böylece AT alıştırmalarının sonuna gelinir ve bir huzur formülünden sonra artık hedefe yönelik telkinlere başlanılabilir. AT alıştırması sona erdikten sonra kendini gerçekleştirmesi istenen telkinler, 30 kere tekrar edilir ve ardından geri alma alıştırması yapılır.

Kaynak: "Hipnoz ve Telkin Yoluyla Tedavi", Gerhard Leibold, Altın Kitaplar Yayınevi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder